Kahpe Bizans'tan Muhteşem Süleyman'a... İkiyüzlü ve Ceberrutuz!
"Kahpe" Bizans'ı izlerken gülüp eğlenmekte beis görmeyenler, kurgusal bir başka yapıt kendi arzularının dışına taşma - hoş ne kadar dışında o bile belli değil henüz- eğilimi gösterince hemen de pençlerini gösteriverdiler. Klasik tarih algısı, resmi tarih tezleri üzerinden üzerimize giydirilmeye çalışılan "kutsiyet" elbisesiyle bayram seyran demeden öpmemiz için ellerini uzatanların arkasından nasıl bir tacizle yaşamımıza daldıklarına çokça tanık olduk. Kendileri dünyalarının dışındaki kutsiyetlere kıllarını kıpırdatmazken, örneğin yılların tartışması alevilik hususunda bile binbir direnç gösterenlerin söz konusu kendi kutsiyetleri olduğunda, hep birden tapınmaya davet edilmekteyiz. Dizinin iyi ya da kötü olmasının dışında bir durum bu. Nerde bir sansür eğilimi söz konusuysa, oradaki ilişkiler bütününe bir kez daha bakmamız, yaşamsaldır. Söz konusu bir padişah temsili üzerinden kıyamet koparanların, referandumda adeta üzerimize "boca ettikleri" özgürlük naaralarının pasları henüz daha kulağımızdan silinmemişken, adeta hiç alışkın olmadığımız bir özgürlük treniyle bizleri yeni dünyalara taşımaya söz verenlerin, bugün nasıl da cansiperane sansürcü bir tavrı yaşamlarımızın ortasında patlatılıverdiklerine tanık oluyoruz. 12 Eylül gibi acılar aşırı bir dönem için herkesin gözüne baka baka yargılayacağız dedikleri halde, üstelik onca eleştiriye rağmen çıkıp da bugün %58'le ne yapmayı planladıkları hususunda tek bir söz etmemektedirler. Ama bir dizi çıkıyor ve kutsiyetleri allak bullak oluyor. Başkalarının tarihine "kahpe" adlandırmasının yapılması rahatsız etmezken işin ucu kendilerine değidiğinde pek hassaslık buyuruyorlar. Tam da bu iki yüzlülükle meselemiz. Yaşamlarımızın gerçek meselelerine mış gibi miş gibi yaparak, her şeyi vereceğini söyleyip de hiçbir şey vermeyerek ya da hep belli kesimlere vererek, kendinden olmayanları sevmeye, yaradandan ötürü bile olsa pek yanaşmayarak, kendileriyle olan imtihanımızda hepmizi daha derin bir mütalaaya sevketmekteler. Kimi sosyalist çevreler gibi söylemlerine güvenenler tarihsel anlayışlarının farklılıklarına rağmen özgürlük vaatlerinin ışıltısına kapıldılar. Belki de özgürlüklere muhtaçlığın dönemsel bir yanılsamasıydı. Yeri geldiğinde bu çevreleri bile mahcup ettiler. Kürtleri mi mahcup etmediler, alevileri mi, ermenileri mi, romanları mı... Kendilerinden başka herkesi her defasında hem de her defasında mahcup ettiler. Nerdeyse liberalleri bile... Seçimler yaklaşıyor. Bunların her şeyden çok korktuğu bir dönem. Sultan Süleyman'dan dahi daha kutsal gördükleri bir mesele sanırım! Bu ikiyüzlülükle nasıl bir hesaplaşma gerektiği üzerine hepimiz bir kez daha düşünmek durumundayız diye düşünüyorum. Bizi ısrarla görmeyenleri, bizim ısrarla ve ısrarla görme azmimiz, mermerleri delmeye muktedir değil maalesef! Hiç yoksa bunu görmemiz gerekir.
* Radikal Gazetesi'ne yapılan yorumdan aktarılmıştır:
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1035635&Date=08.01.2011&CategoryID=79
0 yorum